Her şeyi yapmaya çalışmak, ama hiç bir şeyi tam yapamamak. Son dönemde sosyal medyadaki aşırı, sürekli ve yüzeysel bilgi tüketimi, teknolojinin bir çok noktada gerçek hayata göre verdiği yüksek haz ve kolay olana kaçma eğiliminin insanı getirdiği noktadır bu. Ben aynı anda pek çok şeyi yapabilirim demeyin. Çünkü sizin beyniniz bir bilgisayar değil. Ayrıca aynı anda bilgisayar gibi birden çok şeyi yapabildiğini iddia etmek, yani “multitasking yeteneği” insanlar için bir illüzyon. Bunu MIT’de nörobilim alanında çalışan profesör Earl Miller söylüyor. “İnsanlar aynı anda birden çok şeyi yapmaya çalıştıklarında aslında bunu yapamazlar. Onun yerine bir işten diğerine geçmeye başlarlar. Bu hızlı geçişlerin de bir bedeli vardır.”

Özellikle teknolojinin getirdiği hız ile bir çok bilgi ve içeriğe anında ulaşmak mümkün. Kullanmadığımız zaman bile elimizden düşüremediğimiz, artık vücudumuzun bir parçası haline gelmiş, bu hızı bize en etkin şekilde sağlayan akıllı telefonlar; beraberinde  sayılamayacak ve vazgeçemeyeceğimiz bir çok fayda getiriyor, evet. Fakat çoğu zaman, farkında olmadan faydadan zarar kısmına geçiş yaptığımızın bilincinde miyiz?

Yapılan araştırmalar; gençler arasındaki kaygı ve depresyon tüm dünyada son 25 yılda yüzde 70 arttığını gösteriyor. 

Son 9 yılda psikiyatrik şikayetlerle hastane ve kliniklere giden çocuk ve genç oranında 2 kat artış var. 

Ve yine aynı kitlenin son 3 yılda yemek yeme alışkanlıklarında da 2 kat düzensizlik görülüyor. 

Teknoloji sayesinde kendi özlem ve duygularımızın farkına varamıyoruz. Sürekli maruz kaldığımız içerikler ve mesajlaştığımız insanlar bize gerçek hayattaki yalnızlığımızı unutturuyor. Bir muhabbet ortamında, arkadaşımızla sohbet ettiğimizde onlar ile konuşurken belli bir oranda haz alırız. Çoğu zaman ise telefonda yapacaklarımızdan alacağımız haz duygusu muhabbetten öte geliyor. Onlarla sohbet edecek sürece akıllı telefonumuz bizi götürmüyor, engelliyor. Çünkü orada yapacak çok şeyimiz var. 

Telefonu kullanmamak ya da sosyal medyaya girmemek bir çözüm değil. Sadece bazı şeylerin bilincinde olmamız gerekiyor. En popüler mobil uygulamalar ve oyunlarda kullanılan algoritma ve yapay zeka, onu kullandığınızda beyninizi, beynin haz merkezini, sinir sistemini maksimum düzeyde çalıştırıyor. Buda gerçekle ilişkinizi etkiliyor. 

Özellikle sosyal ağlar para kazanmak için kitleyi sürekli burada tutmanın yollarını da bu algoritmalarla oluşturur. Algoritmalar ve tasarımlar maksimum haz üzerine kuruldur. İnsana haddinden fazla haz verir, bu da kullanıcıyı bir bilgiden diğerine sürükleyerek derinlerde kaybolmasını sağlar. Sonu olmayan “Keşfet”lere düşürür. Beynimizi gereksiz bilgiler çöplüğüne döndürür. Ve bundan para kazanır.

Gerçek hayatta depresyona girdiğinde insanın depresyondan kurtulma, iyileşme kapasitesi vardır. Gerçekliğin olmadığı sanal dünyada ise depresyona giren insan oradan kopmadığı müddetçe iyileşme kapasitesine sahip olamıyor. Yaptığımız , kullandığımız, düşündüğümüz, oynadığımız her şeyin bilincinde olmamız, sonrasında her hangi bir fayda sağlayıp sağlamayacağını sürekli sorgulamak gerek. Yoksa Tyler Durden’ın Fight Club’ta da dediği gibi “Sahip olduklarımız sonunda bize sahip oluyor.”

Dijitalin Farkına Var!